Erken Yaşta İngilizce
Erken yaşta İngilizce öğrenmenin faydalarına yönelik özellikle İzmit şehrinde ilgili kurumlar çeşitli çalışmalar yürütür. Peki, ama neden erken yaşta İngilizce öğrenmek gerekir? Çünkü Dünya genelinde yaygın olan bir dildir. İleride seçilen pek çok meslek için oldukça önemlidir. Küçük yaşlarda öğrenilen ikinci bir dilin gelişim üzerine etkileri vardır.
Bu gelişim sadece kişisel gelişimden ibaret değildir. Eğitim ve iş hayatına da yansımaları vardır. 0-13 yaş aralığındaki çocuklar psikomotor, fizyoloji, duyusal, bilişsel, dilsel, düşünsel ve iletişimsel açıdan yeteneklerini geliştirir.
Küçük yaşlardan itibaren öğrenilen ikinci dil bu gelişim alanlarını destekler. Ana dil düzeyinde öğrendiği yabancı dil onun kişilik oluşumu ve davranış biçimini etkiler niteliktedir.
Erken Yaşta İngilizce Öğrenmenin Faydaları
Erken yaşta ikinci bir dil öğrenmek çocuğun geleceğine yönelik paha biçilemez bir yatırımdır. Peki hangi açıdan fayda sağlar, bunu maddeler halinde inceleyelim:
- Çocuk, hem eğitim alır hem de öğrenirken eğlenir.
- Öğrenme sırasında aktif katılım sağlayarak özgüveni artar.
- Bilimsel ve sayısal yeteneği gelişim gösterir.
- Özgüven artışı sayesinde daha sosyal, dışa dönük ve pratik bir kişiliğe sahip olur.
- Farklı durumlar ile karşılaştığında uyum sağlaması kolay olur.
- İkinci yabancı dili öğrendikten sonra üçüncü hatta dördüncü dilleri öğrenirken daha hızlı bir öğrenme süreci izler.
Görüldüğü gibi küçük yaşta öğrenilen yabancı dilin çok yönlü faydası vardır. Bu listeyi daha uzatmak mümkündür. Belli başlı etkileri verilen şekildedir.
Çocuğun Davranışlarına ve Özgüven Kazanmasına Etkisi
Bilişsel gelişimine katkısı çok fazla olduğundan çocuğun tutum ve davranışlarını şekillendirir. Küçük yaştaki çocukların merkezi sinir sistemi tam olgunluğa kavuşmamıştır. Çocuğun kolay öğrenimini sağlayan asıl detay da budur. Çünkü çocuk bu sayede İngilizceyi öğrenme ile alışkanlık edindiği davranışları daha rahat bir şekilde özümser.
Buna bağlı olarak çocuğun kendine olan özgüveni de artar. Çocukta gelişen kültürel farklılıkları algılama yeteneği sayesinde ben merkezci düşünce sisteminden uzaklaşır. Kültürlerarası düzeyde bilinç kazandığından akademik gelişimi sürekli ilerler. Böylece kendine güveni artar. Başaramama korkusu minimuma iner.
Kültürel ve Dilsel Farklılığın Kişisel Farkındalığa Etkisi
Yeni bir dil ile yeni bir kültür tanınmış olur. Bu da kültür ve dil çeşitliliğine yönelik farkındalığı arttırır. Dil öğrenmeye psikolojik gelişim açısından yaklaşıldığında çocukların yaratıcılık düzeyinin arttığı, üçüncü bir dili öğrenmek için ekstra motivasyon kaynağı olduğu, çeşitli kültürlere yaklaşımda bilinç seviyesinde artışın olduğu görülür.
Ayrı farklı ülkelerin kültürlerini ve dillerini öğrenmeye yatkınlık, onların sosyal durumlarını algılamaya da yardımcı olur. Bu da kişinin saygı duyma ve olaylar arasında bağlantı kurma yetisini geliştirir.
Sadece kendi kültürlerini ön planda tutma mantığına uzaklaşan çocuklar, evrensel değerlerin farkına varır ve hoşgörü bilincini ortaya koyar. Kalıplaşmış değer yargılarından uzaklaşırlar. İletişim yeteneklerinin gelişmesi ise psikolojik açıdan kendilerini daha güçlü hissetmelerine yardım sağlar.
Zihin Gelişimi ve Sesleri Ayırt Etmedeki İşlevi
Ana dilini öğrenme ile yeterli kalan çocuklara oranla küçük yaşta bir dil daha öğrenen çocuklar düşünme, anlama ve anlamlandırma açısından yeteneklerini daha pratik bir hâle getirir. Verilen ikinci dil eğitiminin en doğru ve en etkili şekilde verilmiş olması çocuklar arasında zihin gelişiminde önemli bir detaydır.
Gelişmiş zihin mekanizması problem çözme, birden fazla görev edinme, planlama yapabilme ve düşünce tarzını geliştirme açısından katkı sağlar. Anadilde olmayan ama yabancı dilde olan sesleri ayırt etmek ilerleyen yaşlarda zorlaşır. Çocuklar bu farkındalığı küçükken edindiğinden ses iletimi bakımından daha ileri düzeydedirler.